Nasıl anlatsam? Nereden başlasam? Enteresan, bol sürprizli bir yaz yaşadım ve tam da bitiminde yine bir sürprizle karşılaştım. Onu yazının sonunda belirteceğim.
Bir kere bu yaz gerçekten güzel gezdim. İspanya ile başlayan seyahat maceraları Kos Adası, Filibe ve en son Rotterdam - Eindhoven ile devam etti. İspanya için Schengen vizesi çıkarmıştık. Ocak ayına kadar süresi var. Hazır Schengen varken, Bodrum'da yeğenimin doğum günü için bulunduğumuz günlerde günübirlik Kos'a uzandık. İlk kez Yunanistan'a girmiş oldum böylece. Umarım devamı gelir:)
Eylül'ün ilk hafta sonunda ise arkadaşlarımızın ısrarıyla Bulgaristan-Plovdiv'e ayak bastık. Yani Filibe'ye... Arkadaşlar arabayla sık sık yurt dışına çıktıkları için bu konuda gerekli evrakları, sigortaları vardı ve bizi de ikna ettiler, -e malum bizim de Schengen var:)- kara yoluyla Bulgaristan'a geçtik. Böylece ilk kez arabayla sınırı geçme deneyimini de yaşamış oldum. Filibe'ye bayıldım.
Ve en son geçtiğimiz günlerde, okullar açılmadan hemen önce, anne- oğul Hollanda'ya bir seyahat gerçekleştirdik. Bu çok önceden planlanmıştı. Orhun 2 yıldır karne ve bayram harçlıklarını bu seyahat için biriktirmişti. (Burada bir parantez açıp anneanne, babaanne, teyze, amca ve büyük teyzemize teşekkür etmek gerekiyor:)). Oğlum da benim gibi gezmeyi, değişik yerler tanımayı çok seviyor. Önce planı Norveç'i görmekti ama internetten tanıştığı ve çok iyi anlaştığı arkadaşları için Hollanda'ya gitmek istedi. Hem gezmek hem de fırsat olursa arkadaşlarıyla yüz yüze tanışmaktı amaç. Arkadaşları, aralarında sadece 1 yaş olan ve çok iyi anlaşan 2 kardeş. Biri kız biri erkek. Gittik, gördük, tanıştık. Çok mutlu oldular. Onların annesi de, ben de en başta tedirgindik, o yüzden ilk görüşmede kimse çocuğunu yalnız bırakmadı. Çok ilginçti:) Karşılıklı güven sağlandıktan sonra serbest bıraktık çocukları. Biz buradan giderken hediyeler götürdük, onlar bizim yanımıza hatıralar verdiler. Çok ama çok memnun olduk. Öyle ki dönüşte iki kardeş bizi trene bindirirken ağladılar. Bu sefer ben çok üzüldüm tabii. Hollandalılar çok iyi insanlar. Yardımsever, güler yüzlü ve kibarlar. Muhteşem bir 3 gün geçirdik Hollanda'da.
Gelelim tatil sonu sürprizine. "Çok gezdin, hadi bakalım biraz da çalış" dendi bana:) Geçtiğimiz pazar akşamı İstanbul'a döndük ve pazartesi sabahı bir devlet ortaokulunda Güzel Sanatlar öğretmeni olarak göreve başladım. Yurt dışına çıkmadan 1 gün önce okul müdürü aradı, ben apar topar görüşmeye gittim. Pazartesi gelebilirsiniz dendi, o gün bugündür derslere giriyorum. 4 yıl önce almış olduğum pedagojik formasyonum nihayet bir işe yaradı. 5 ve 6.sınıflarla resim ve sanat tarihi çalışacağız. Yoruluyorum ama memnunum. Bakalım zaman neler gösterecek? Bu sene böyle bir gitsin bakalım.
Fakaaaat! Çalışıyorum diye buraları boşlamayı düşünmüyorum tabii:) Bahsettiğim tüm seyahatlerin, müzelerin yazısı gelecek. Severek takip ettiğim herkesi de muhakkak okuyorum zaten. Kış da geliyor, buraları kalabalıklaşır artık yavaş yavaş:) Benden şimdilik bu kadar. En kısa zamanda görüşmek üzere...
Bir kere bu yaz gerçekten güzel gezdim. İspanya ile başlayan seyahat maceraları Kos Adası, Filibe ve en son Rotterdam - Eindhoven ile devam etti. İspanya için Schengen vizesi çıkarmıştık. Ocak ayına kadar süresi var. Hazır Schengen varken, Bodrum'da yeğenimin doğum günü için bulunduğumuz günlerde günübirlik Kos'a uzandık. İlk kez Yunanistan'a girmiş oldum böylece. Umarım devamı gelir:)
Eylül'ün ilk hafta sonunda ise arkadaşlarımızın ısrarıyla Bulgaristan-Plovdiv'e ayak bastık. Yani Filibe'ye... Arkadaşlar arabayla sık sık yurt dışına çıktıkları için bu konuda gerekli evrakları, sigortaları vardı ve bizi de ikna ettiler, -e malum bizim de Schengen var:)- kara yoluyla Bulgaristan'a geçtik. Böylece ilk kez arabayla sınırı geçme deneyimini de yaşamış oldum. Filibe'ye bayıldım.
![]() |
Rotterdam. İşte bu turistlik durumlarına bayılıyorum. |
![]() |
Uluslararası dostluğun fotoğrafı Orhun devamlı kendi başına yurt dışına çıkmanın iznini almaya çalışıyor. Biz anne-baba olarak henüz erken olduğunu düşünüyoruz. Bu seyahatte babası yanımızda olmadığı için bütün harita okumalarını, bilet vs. alma işlemlerini o yaptı. Ben ona yasladım sırtımı. Bence sınıfı geçmek üzere. Çok iyi bir rehber oldu bana ve sayesinde ben de keyifli günler yaşadım. Ayrıca çok önemli bir şey daha oldu Hollanda'da, ben de bir arkadaşımla buluştum:) Bloglarımız sayesinde tanıştığımız ve ara ara konuştuğumuz sevgili Ayşe (carpediem / duygusalzeka.blogspot.com.tr) beni görmeye geldi. İnanılmaz sevindim, mutlu oldum. Bu yaz görüşebileceğimizi hiç düşünmemiştim. Ayşecim Almanya'da yaşıyor. Bir hastanenin çocuk psikiyatri bölümünde hemşire olarak görev yapıyor. Cuma akşamı nöbeti olduğu halde, cumartesi günü önce eşini 1 saatlik yolculukla iş yerine bıraktı ve daha sonra aynı yolu dönüp 1,5 saatlik bir yolculuk daha yaparak Eindhoven'a geldi. Yüz yüze tanışmış, görüşmüş olduk. Çok çok mutlu oldum, kendisine gerçekten minnettarım. Bu yazıyı okuyacaktır. Bir de buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum. Orhun'un deyimiyle "Herkes kazandı" bu seyahatte:) |
Fakaaaat! Çalışıyorum diye buraları boşlamayı düşünmüyorum tabii:) Bahsettiğim tüm seyahatlerin, müzelerin yazısı gelecek. Severek takip ettiğim herkesi de muhakkak okuyorum zaten. Kış da geliyor, buraları kalabalıklaşır artık yavaş yavaş:) Benden şimdilik bu kadar. En kısa zamanda görüşmek üzere...