Adım adım yaz mevsimine doğru ilerlediğimiz şu günlerde, Pera Müzesi konuyla bağlantılı küçük ama etkili bir sergi hazırlamış. "İstanbul'da Deniz Sefası".
Bugün İstanbul'da denize girmek, ya da şöyle söyleyeyim -çünkü giren bir kesim var ama bir kadın olarak sen onların arasında takıl bakayım- ailecek deniz sefası yapmak, bütün bir günü denizde ve devamında deniz kıyısındaki restoranlarda geçirmek nostaljik bir hayâl. Çünkü kültür değişti. Zaman akışı içerisinde ülkelerin, insanların, dünyanın değişmesi kaçınılmazdır. Mantıklı bir insansam buna itirazım olamaz. Ama değişim geriye doğru olduğunda orada durur ve düşünürüm. Bu sergi, dünyanın en önemli kentlerinden biri olan İstanbul'da değişen kültürü deniz keyfi üzerinden gözler önüne seriyor. Bir zamanların gönül okşayan fotoğraflarına bakarken farklı bir zamana ışınlanıyorsun, geçici bir mutluluğa kapılıyorsun. Sonrasında bugüne dönmek acı oluyor.
Çoğu insan yüzmeyi sever. Deniz çağırır, denizin çağrısına karşı koymak zordur. İstanbul'da
bu çağrıya karşı koyamayanlar öncelikle deniz hamamı kültürünü başlatmışlardır. Kapalı ahşap kabinler içinde suyla buluşmuşlardır. Zamanla plaj kültürüne geçiş yaşanmıştır ki İstanbul'da plaj modasını ilk başlatanlar ihtilalden sonra buraya gelmiş olan Ruslardır. Eski adı "Fülürye" olan "Florya" deniz sefasının ilk mekânıdır. Fülürye diyemeyen Ruslardan yadigârdır bugün Florya ismi.
Süreyya Plajı, Florya Plajı vb. plajlar daha varlıklı kesimin takıldığı mekânlar iken; Samatya, Kumkapı sahilleri fukara plajları olarak anılır. Hangisi olursa olsun her birinde ortam keyiflidir. Akşama kadar denizle buluşulur, akşam yine bu civarlarda yemekler yenir, müzik dinlenir.
Süreyya Plajı en ünlüsüdür. İçinde konser alanı dahi bulunan bu plaj 1946'da açılmıştır. Plajın simgesi olan Bakireler Anıtı enteresandır. Ortasında Venüs heykelinin bulunduğu anıta kadar yüzen bekar kızların kolayca eş bulacağı esprisi vardır. Venüs heykeli zaman tünelinin bilinmezlerine karışmış ancak anıtın kaide kısmı bugün Maltepe sahilinde çoğu gelen geçenin
ne olduğunu bilmediği bir ayrıntı olarak duruyor.
Atatürk ve Florya'daki yazlığı da var sergide. Söz konusu yazlığın iskelesinde manevi kızı Ülkü'yle şakalaştığı yürek ısıtıcı video görüntüleriyle birlikte. Bir de halkla bir arada yüzdüğü, kürek çektiği fotoğraflarla... Orada olmak isterdim dedirten anların görüntüsü.
Florya'daki yazlık, evime uzak olmadığı için ara ara gidiyorum. Ziyaret etmekten keyif alıyorum. Eğer halâ görmeyenler varsa ısrarla tavsiye ederim. Üşenmeyin, yolunuzu düşürün derim.
Sergiden ayrıntılı bahsettim ve böylece gidecek olanlara fazlasıyla ipucu vermiş oldum. Ancak herkes İstanbul'da yaşamıyor. O vakit bu yazı İstanbul dışındaki, yurt dışındaki dostlar için olsun. Hem onlar haberdar olsun buralardan, hem de doğduğum, büyüdüğüm, birkaç kuşaktır yerlisi olduğum şehrimde değişen kültürün, değişen görünümün beni nasıl üzdüğünü belirteyim. Burada kayıtlı kalsın.
Bu zamanda her şeye olduğu gibi kültür sanata da bütçe ayırmak git gide zorlaşıyor. O yüzden Pera Müzesi'nin cuma günleri 22.00'ye kadar açık olduğunu ve 18.00'den sonra ücretsiz olarak gezilebildiğini hatırlatmak isterim. Ben bir de annemi alıp gideceğim. 60'larda yaz aylarını Florya'da geçirdikleri günleri anlatır durur. Benim de çok ufak yaşlarımda İstanbul'da denize girmişliğim vardır ama o kadar... Ondan sonrası yok.
Bugün İstanbul'da denize girmek, ya da şöyle söyleyeyim -çünkü giren bir kesim var ama bir kadın olarak sen onların arasında takıl bakayım- ailecek deniz sefası yapmak, bütün bir günü denizde ve devamında deniz kıyısındaki restoranlarda geçirmek nostaljik bir hayâl. Çünkü kültür değişti. Zaman akışı içerisinde ülkelerin, insanların, dünyanın değişmesi kaçınılmazdır. Mantıklı bir insansam buna itirazım olamaz. Ama değişim geriye doğru olduğunda orada durur ve düşünürüm. Bu sergi, dünyanın en önemli kentlerinden biri olan İstanbul'da değişen kültürü deniz keyfi üzerinden gözler önüne seriyor. Bir zamanların gönül okşayan fotoğraflarına bakarken farklı bir zamana ışınlanıyorsun, geçici bir mutluluğa kapılıyorsun. Sonrasında bugüne dönmek acı oluyor.
![]() |
İsmet İnönü'nün bornozu |
![]() |
Çilingoz Plajı'nda satılan gazozlar ayrıntısı |
Çoğu insan yüzmeyi sever. Deniz çağırır, denizin çağrısına karşı koymak zordur. İstanbul'da
bu çağrıya karşı koyamayanlar öncelikle deniz hamamı kültürünü başlatmışlardır. Kapalı ahşap kabinler içinde suyla buluşmuşlardır. Zamanla plaj kültürüne geçiş yaşanmıştır ki İstanbul'da plaj modasını ilk başlatanlar ihtilalden sonra buraya gelmiş olan Ruslardır. Eski adı "Fülürye" olan "Florya" deniz sefasının ilk mekânıdır. Fülürye diyemeyen Ruslardan yadigârdır bugün Florya ismi.
![]() |
Melek Sofu tablosu |
Süreyya Plajı en ünlüsüdür. İçinde konser alanı dahi bulunan bu plaj 1946'da açılmıştır. Plajın simgesi olan Bakireler Anıtı enteresandır. Ortasında Venüs heykelinin bulunduğu anıta kadar yüzen bekar kızların kolayca eş bulacağı esprisi vardır. Venüs heykeli zaman tünelinin bilinmezlerine karışmış ancak anıtın kaide kısmı bugün Maltepe sahilinde çoğu gelen geçenin
ne olduğunu bilmediği bir ayrıntı olarak duruyor.
![]() |
Süreyya Plajı ve Bakireler Anıtı |
Atatürk ve Florya'daki yazlığı da var sergide. Söz konusu yazlığın iskelesinde manevi kızı Ülkü'yle şakalaştığı yürek ısıtıcı video görüntüleriyle birlikte. Bir de halkla bir arada yüzdüğü, kürek çektiği fotoğraflarla... Orada olmak isterdim dedirten anların görüntüsü.
Florya'daki yazlık, evime uzak olmadığı için ara ara gidiyorum. Ziyaret etmekten keyif alıyorum. Eğer halâ görmeyenler varsa ısrarla tavsiye ederim. Üşenmeyin, yolunuzu düşürün derim.
![]() |
Yaz geliyor. Mayomuzu giymeye hazır mıyız? :) |
![]() |
Deniz temalı Milli Piyango biletleri. Doğduğum yılı da buldum:) Çok eski:) |
![]() |
Denize girmek ciddi iştir. Buradaki kurallara asla uymam. Denizi o kadar severim ki öğlen saati falan dinlemem, yüzerim:) |
Sergiden ayrıntılı bahsettim ve böylece gidecek olanlara fazlasıyla ipucu vermiş oldum. Ancak herkes İstanbul'da yaşamıyor. O vakit bu yazı İstanbul dışındaki, yurt dışındaki dostlar için olsun. Hem onlar haberdar olsun buralardan, hem de doğduğum, büyüdüğüm, birkaç kuşaktır yerlisi olduğum şehrimde değişen kültürün, değişen görünümün beni nasıl üzdüğünü belirteyim. Burada kayıtlı kalsın.
Bu zamanda her şeye olduğu gibi kültür sanata da bütçe ayırmak git gide zorlaşıyor. O yüzden Pera Müzesi'nin cuma günleri 22.00'ye kadar açık olduğunu ve 18.00'den sonra ücretsiz olarak gezilebildiğini hatırlatmak isterim. Ben bir de annemi alıp gideceğim. 60'larda yaz aylarını Florya'da geçirdikleri günleri anlatır durur. Benim de çok ufak yaşlarımda İstanbul'da denize girmişliğim vardır ama o kadar... Ondan sonrası yok.