Quantcast
Channel: Sezer Eser Perker
Viewing all articles
Browse latest Browse all 568

TABLOLAR, SAYILAR, YURT İÇİ, YURT DIŞI, HAYALLER, HAYATLAR...

$
0
0
     Covid Pozitiflerde "Vaka sayısı-hasta sayısı" tartışması nasıl ama? Sağlık Bakanı'nın dün akşamki açıklamasından sonra halen bu tartışılıyor. Aslında sempton göstermeyen pozitiflerin listeye dahil edilmeme durumunu herkes tahmin ediyordu. Şahsen tabloyu her gördüğümde kendimce hesap yapıyordum, yapıyorum. Semptom göstermeden atlatanlar yüzde 80-85 olduğuna göre, verilen hasta sayısını kabaca 
yüzde 20 alıyorum ve hesabımı ona göre yapıyorum. Kendi kendimize düşünüp kendi kendimize önlem almak zorundayız çaresiz. Bizim ülkemiz böyle bir ülke. 
    Ülke demişken... Bu ara "Bi'Gidene Soralım" başlıklı podcast serisini dinliyorum. Kendisi de Londra'da yaşayan Emre Onar, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan Türkler'le söyleşiler yapmış. Dubai'den Prag'a; Avustralya'dan Hollanda'ya kadar... Yurt dışına yerleşmek gibi bir niyetim yok. Dinleme sebebim bu değil. Dünyanın farklı coğrafyalarında nasıl yaşamlar olduğunu merak ediyorum ve tabii bizden birilerinin o coğrafyalarda neler yaptığını. Örneğin Avustralya'da bir Türk'ün meyve sinekleri üzerinde genetik araştırmalar yaptığını bilmek ilgimi çekiyor. Ya da Fransa'da avukat olmak nasıl bir şey? Dubai'de yapay yağmur bulutları devreye sokulduğunda neler oluyor? Londra'da bir pazarda stant açmanın maliyeti ne? Bu podcast serisinde farklı ülkelere dair bilmediğim şeyler öğreniyorum. Ayrıca bir süredir yurt dışında olan gençlerin Türkiye'ye uzaktan bakınca neler gördüğünü de öğreniyorum. Hepsinin istisnasız söylediği şey, buraya geldikleri anda asık suratlı, mutsuz insanlarla karşılaşıyor olmaları, herkesin birbirinden bir selamı bile esirgiyor oluşu. 
Diğer ayrıntılara girmeyeceğim, sırf bu gözlem bile ruh halimizin iyi olmadığının kanıtlarından biri. Mutlu değiliz. Yurt dışında yaşamayı tercih eden insanlara yüklenenlere rastlıyorum. Eleştirmeden önce "Bi'Gidene Soralım'ı" dinlemelerini tavsiye ederim. Her şeyden önce, artık sadece Türk gençleri yer değiştirmiyor. Uluslararası firmalarda birçok ülkeden insan bir arada çalışıyor. İletişimin en yoğun olduğu çağdayız. Gençleri eleştirmek bana göre değil. Bu konuyu her düşündüğümde Juan Goytisolo'nun şu sözü geliyor aklıma: "Köklerimiz, kökler çetin bir sorun... Ama insan ağaç değil ki, insan kalkar, yürür ve gider!" 

    Konu her an sıkıcı bir yere gidebilir. İyisi mi biraz farklı tarafından tutayım. Ben işin yurt dışında yaşamak değil seyahat etme kısmındayım. Podcast'te Avustralya bölümünü dinlerken ülkede karavanların çok ucuz olduğunu, turistlerin karavan satın aldıklarını ve gezdikten sonra sattıklarını öğrendim. Bunu aklımın bir köşesine yazdım. Olamaz mı? Belki bir gün olur. Bilirsiniz, özellikle bu sene karavan turizminde patlama yaşandı.  Devamlı karavanla gezemem ama bir kere deneyimlemek isterim. Hem mesafe olarak hem de TL'nin değer kaybı açısından uzak olsa da Avustralya güzel bir hayâl. Ve malûm her şey hayâl etmekle başlıyor.
    Avustralya'da yaşamı dinlediğim sıra, tesadüfen "Stateless" dizisini seyrediyordum ve Jo Nesbo'dan "Yarasa'yı" okuyordum. İkisi de Avustralya'da geçiyor. Podcast'te genetikçi kızımız "Cüzdanımı arabamın üzerinde unutmuşum, tam dört gün orada kaldı" gibi birkaç örnek vererek güvenlikten bahsetti. Stateless'te Avustralya'nın göçmen kamplarının eleştirisi yapılıyordu, Yarasa'da ise Norveçli Harry Hole Avustralya'da bir seri katilin peşindeydi. Önceliğim her zaman gerçek deneyimlere inanmaktır:) İşte böyle... Bu aralar gezip göremiyoruz fakat dünyadan kopmadık. Zaten bunalıyoruz, bir de sadece kendi sınırlarım içerisinde düşünürsem iyice fena olacağım. Sabretmeye, geniş düşünmeye, okumaya, izlemeye, hayâl etmeye devam...






Viewing all articles
Browse latest Browse all 568

Latest Images