Quantcast
Channel: Sezer Eser Perker
Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

BİR RESSAM, BİR RESİM (20)

$
0
0
   JEAN MICHEL BASQUIAT (1960 - 1988) - İSİMSİZ 

   Dürer, Monet derken... Bu ara resim sanatındaki iyi aile babalarından, sorumlu vatandaş durumundakilerden, uzun bir ömür yaşayıp sessiz sakin hayata veda edenlerden fazlaca bahsettiğimi anladım. Oysa herkes bir değil, farklı yaşamlar var. Öyleyse bugün resim dünyasının yaramaz çocuğundan bahsetmeli. 
    Jean Michel Basquiat... Ressam kimliğiyle dünyaca üne kavuşmuş ilk siyahi sanatçı. Sokaklardan galerilere terfi etmiş bir ikon. Ne yazık ki 27'ler kulübünün üyesi. Yani bu dünyaya erken veda edenlerden. Eserleri bugün rekor fiyata satılan, adına düzenlenen sergilerin önünde uzun kuyruklar oluşturan isim. 
    1960 Brooklyn doğumlu Jean Michel Basquiat'nın babası Haitili, annesi Puerto Rico asıllı. Göçmen ailenin oğlu Jean Michel, akıllı, yetenekli. Ancak aile yaşamları sallantıda. Brooklyn'den ayrılışlar, tekrar dönüşler, kavgalar... Ve bir gün annenin akıl hastanesine yatışı, Jean Michel'in anlaşamadığı babasıyla yaşamak zorunda kalışı. Kaçınılmaz son... 17 yaşında evden ayrılış... Sokaklar... Resimlediği kartpostalları, boyadığı tişörtleri satarak geçinmeye çalışır Basquiat. Bir gün bir restorana girerken gördüğü Andy Warhol'a bile kartpostal satmıştır. Kısa bir süre sonra ikisi çok yakın arkadaş olacak, beraber üreteceklerdir. Adını ilk kez grafiti imzası olan SAMO ile duyurur. Lise arkadaşı Al Diaz'la birlikte Manhattan sokaklarını grafitilerle bezerler. Bir köşeye ortak yaratımları SAMO'yu (Same Old Shit) yazıp, yanına telifin simgesi olan şu işareti ekleyiverirler: ©Gün gelip yolları ayrıldığında, Basquiat bu kez aynı grafitilere "SAMO öldü" cümlesini konduracaktır. 
    1980 yılında ilk kez karma bir sergiye katılır. Arkası gelir. Zaten yetmişlerin sonunda sanat programlarına konuk olmaya başlamıştır. 81'de bir filmde oynar, 83'te Rammellzee ve K-Rob ile birlikte bir rap kaydı yapar. New York alt kültürünün parçası haline gelmiştir. Tam bu noktada biraz magazine yöneleceğim, her ikisi de tam anlamıyla şöhrete kavuşmadan önce Madonna ile birliktelikleri olmuştur. Basquiat'nın asıl tutkusu resimdir. Kısa sürede galerilerin bünyesine katmak istediği bir isim, Andy Warhol'la katıldığı partilerin aranan adamı haline gelir. Amerika'da 80'lerde yaşanan ekonomik canlanmanın sanat dünyasını da hareketlendirdiği zamanlardır. Sanata yatırım zirvededir. Sokaklardan gelen Basquiat ekonomik anlamda sınıf atlar, çok kazanır. Ancak kazandıklarını öyle bir savurur ki bunun sebebinin erken öleceğini hissetmek olduğunu düşünürüm. Marka giysilere yönelir, arabasının camından dolarlar saçar, bol bol borç verir. Harcar ancak üretir de... Sabahlara kadar çalışır. Ardında binlerce tablo ve çizim bırakmıştır. Oysaki aşırı dozdan hayatını kaybettiğinde henüz 27 yaşındadır.  Bugün hâlâ onunla ilgili haberlere rastlarız. Özellikle gençler arasında popülerdir. Ya bir sergisinin açılışı yoğun ilgi görür ya da bir tablosu rekor fiyata satılır. Birkaç sene önce bizde de Cem Yılmaz'ın satın aldığı Basquiat tablosuyla haber olduğunu hatırlarım. 
    Basquait, Neo-Expressionism'in yani Yeni Dışavurumculuk'un temsilcilerinden biri sayılmaktadır. 1890'larda modern sanat akımlarından biri olarak ortaya çıkan; sanatçının içsel dünyasını, öznel görüşünü ön plana alan; doğayı bire bir yansıtmayı reddeden, yoruma dayalı dışavurumculuk, 20. yüzyılın savaşlarla ve yükselen endüstri ile şekillenen kaotik ortamını farklı akımlarla paylaşmıştı. Giderek güçlenen kavramsal sanat ve minimalizm gibi akımlar duyguyu, sembolizmi, psikolojiyi, kişisel ve kolektif tarihi, yani insanın içsel dünyasına ait durumları resimden çıkarmaya başladığı gibi, figürü de resimden uzaklaştırmıştı. Yeni dışavurumcular tüm bunları tekrar tablolarına taşıdılar. Ancak her birinin tarzı farklıydı. Üslupta değil, eğilimde birleşmişlerdi. Basquait en farklı olanlardan biri. Ham sanatın, yani resim hakkında hiçbir bilgisi ve eylemi olmayanların, çocukların ve hâttâ akıl hastalarının çizimlerinin izleri görülür onun eserlerinde. Bol renk vardır. Ve bolca harf, kelime, işaret... Bazen bir burun çizmek yerine farklı dillerde "burun" kelimesini yazar örneğin. Şiir kullanır. Önem verdiği kelimelerin üzerini çizer ki ona daha çok dikkat çekebilsin. Sayılarının da anlamı vardır. Siyahi ve Hispanik geçmişinin yansımasını da görürüz resimlerde. İspanyolca kelimeler, totemleri hatırlatan figürler, büyü nesneleri vs. Bir de Amerika'da bugünü vardır. Çizgi roman figürlerini, reklamları da kullanır. Siyahi müzisyenleri, sporcuları da çizer. Başlarına üç köşeli taçlar kondurur. Çünkü onlar hak ettikleri değeri bulamadıkları halde kral ve kraliçe olanlardır. Hollywood'da siyahi oyunculara yeteri kadar değer verilmediğinden sıkça bahseder. Öyle ki bu düşüncelerini Hollywood Africans isimli tablosuyla görselleştirmiştir. Üç köşeli taç onun alameti farikasıdır. Her zaman bir figürün tepesinde olması gerekmez, kıyıda köşede de olsa rastlarsın. Onun figürleri bir röntgen cihazının arkasına geçmiş gibidir. İç organlarıyla gözlemleriz onları. Çünkü sekiz yaşında ona bir araba çarpıp yaralandığında, iyileşme sürecinde oyalansın ve öğrensin diye annesi eline Gray's Anatomy kitabını vermiştir. İlerideki hayatına taşıyacağı ilgiyi böylece kazanır. "Minimalizm kafamı karıştırdı" diyen, minimalizmin insanları sanattan uzaklaştırdığını düşünen Basquiat'nın resimleri tam da bu sebeple yoğun ve enerjiktir. Bir Basquiat tablosu izlerken, ne kadar basit gibi görünse de türlü okumalar yapabileceğini, dikkatini vereceğini, birçok fikir yürütebileceğini bilirsin. 
    Yazının görseli olan resimde siyahi figür, koyu mavi yüzey üzerinde sol tarafa yerleştirilmiş. Asimetik bir yüze, birbirinden farklı çizilmiş gözlere sahip. Yüzün sağ yanağındaki dişler, derisi saydammışçasına görülmemesi gereken yerde bile ortadalar. Bu da az önce bahsettiğim anatomik düşünceden kaynaklanmakta. Sağ üstteki "Oreja"İspanyolca "Kulak" anlamına geliyor, sağ alt köşedeki "Pecho" ise "Göğüs". Oreja'nın altına yine üç köşeli taç yerleştirilmiş. Tacın altında 26 sayısı dikkat çekiyor. Kompozisyon mavi, kırmızı, turuncu, siyah ve beyaz geniş renk alanları üzerinde hareketli çizgilerle oluşturulmuş. Basquiat bu tabloda akrilik ve yağlı boya uygulamanın yanı sıra kağıt kolaj tekniğini de kullanmış ve art arda resimlediği tılsımlı, ikonik, çarpıcı kafa tablolarına bir yenisini eklemiş. Her zaman müzisyenlerin ilgi alanında olan, ilk çalışmasını Debbie Harry'ye satan Basquiat'nın bu tablosu 1989 yılında U2 tarafından satın alınmış ve 2008 yılına kadar grubun kayıt stüdyosunda kalmış, sonrasında el değiştirmiş. 
    Daha uzun bir hayatı olsaydı Basquiat'nın neler yapacağını merak ediyorum. Yalnızca resim alanında kalmayacağı, müzik ve sinemada da iyi işler çıkaracağı kesin. Black Lives Matter hareketinde pozisyonu ne olurdu acaba? Resimlerinde metinlere, şiirlere, sembollere yer veren bir sanatçı olarak kitap yazdığını da görür müydük? Son dönemlerde yüzünde çıkan ve kanser olduğu söylenen yaralar iyileşir miydi, yoksa yine de erken veda onun kesinkes kaderi miydi? Artık bunların cevabını öğrenmek mümkün değil. Jean Michel Basquiat, fırçanın ucundaki kendine has rengiyle bu dünyaya küçük bir dokunuş bıraktı ve gitti. 






Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue