Birkaç gün önce basılı ilk fotoğrafın görüntüsüne rastladım. Bunu ilk kez görüyordum ve daha önce nasıl olup da merak etmediğime çok şaşırdım. Çünkü fotoğraf makinesi artık cebimizde ve biz gerekli gereksiz devamlı görüntü kaydediyoruz. Hattâ o fotoğrafları internet ortamında başkalarıyla paylaşıyoruz. Ve ben -bir süredir ihmâl ettim ancak- elimde maddi olarak kalmasını istediğim fotoğrafları muhakkak bastırıyorum. Görüntü kaydetmeye önem veriyoruz yani. Hâl böyleyken tarihteki ilk fotoğrafı daha önce görmemiş olmama, merak etmemiş olmama şaşırdım. Neyse ki bir şekilde karşıma çıktı. İlk basılı fotoğraf bu efendim:
Tarih 1826. Neredeyse 200 sene öncesi... Görüntüyü kaydetmeyi başaran kişi Joseph Nicephore Niepce. Varlıklı bir ailede doğmuş, bu yüzden kendini rahatça bilime, araştırmaya adamış bir Fransız. Bir süre Nice yöneticiliği de yapmış ancak bu görevi bile araştırmalarına vakit ayırmak için bırakmış.
Camera Obscura'yı bilir misiniz? Bu "Karanlık Oda" denebilecek bir düzenektir. Ben lisans eğitimim sırasında öğrenmiştim. Çünkü kullanan ya da ilgilenen ressamlar vardı. Herhangi bir kutuya delik açıp ışığın bu delikten geçmesini sağladığınızda, arkadaki görüntü ters şekilde kutunun içinde belirir. Bu durumu ta Antik Çağ zamanlarında keşfeden insan, önce camera obscurayı gerçeğe yakın çizimler yapmak için kullanmış ve yıllar içerisinde "Mercek eklesem ne olur? Görüntüyü nasıl sabitleyebilirim?" gibi sorularla adım adım bugünün fotoğraf makinesini oluşturmuştur. Basit bir camera obscura düzeneğini herkes hazırlayabilir. Şu anda, Orhun küçükken neden denemediğimi sorguluyorum. Her neyse... Konumuza dönecek olursak... Bugünün fotoğraf makinesinin atası camera obscuradır. Günümüze ulaşan yolda Niepce, camera obscura kullanarak görüntüyü sabitleyen ilk kişi konumundadır. Daha önceki deneylerde görüntü silinmiş. Niepce ötekini denemiş, berikini denemiş, en sonunda bitümüyle kaplı, cilalı kalaylı bir levha üzerine silinmeyen görüntüyü basmayı başarmış. Les Gras'daki aile evlerinin bir penceresine yerleştirdiği kamera, bunun için 8 saat pozlama yapmış. Evin bulunduğu yeri, manzaranın bugününü merak ettim ve küçük bir internet araması yaptım. Ev bu imiş:
Aman fotoğrafı aldığım sayfanın linkini eklemeyi unutmayayım. Zira insanlar gidip araştırmışlar, ortaya güzel bir yazı ve video kaydı çıkarmışlar. Meğer bu ev bugün ziyarete açıkmış. Şu adresten konuyla ilgili sayfaya ve diğer fotoğraflara ulaşabilirsiniz: https://petapixel.com/the-first-photo/
Ömrünü bilime adamış Nicephore Niepce -ki kardeşiyle birlikte ilk içten yanmalı motorlardan birini keşfeden de kendisi- tüm varlığını araştırmalarında harcayarak yokluk içinde hayata veda etmiş. Bir süre, kullanılabilir ilk fotoğraf makinesi sayılan aletin yaratıcısı Mande Daguerre ile çalışsa da her zaman olduğu gibi kıymet bilmezliğe kurban gitmiş. Neyse ki oğlu, Daguerre ile ortaklığı sürdürerek Fransız hükümetinin maddi desteğine hak kazanmış.
Fotoğrafın akıbetini de merak ettim. Bir süre kayıpmış. Fotoğraf tarihçisi Helmut Gernsheim, bir dedektif gibi iz sürerek 1952 yılında "Les Gras'daki Pencereden Görünüm"e ulaşmış. Fotoğraf bugün Texas Üniversitesi koleksiyonunda özel şartlarla korunmaktaymış.
Fotoğraf çekmek bugün bizim için oldukça sıradan bir eylem. Bu uğraştan aldığımız keyfi yıllar içinde gelişim anlamında kafa yoranlara borçluyuz. Bu yazıyı telefonumla en son hangi fotoğrafı çektiysem onu paylaşarak bitirmek istedim. Annemin göz doktorundan aldığım reçetesini çekmişim:) Dolayısıyla paylaşamıyorum. Annemin gözlük numarasını ne yapacaksınız? Saçma olur:) O zaman WhatsApp'tan bana en son ne gönderilmiş, ona bakayım dedim. Orhun bir Twitter görüntüsü yollamış. Twitter'da yer almış olsa da siyasi içerikli olduğu için hadi onu da paylaşmayayım. Bu sefer son ekran görüntüsüne yöneldim. Bazen bir şeylerin ekran görüntüsünü alıyoruz ya hani? Teknolojinin geldiği noktaya bakar mısınız? Eh onu paylaşayım madem. Spotify 2022 dökümümden bir görüntü almışım en son. Niye diyeceksiniz? Belki burada kişisel Spotify yıl sonu değerlendirmemi paylaşıp bir yazı yazarım diye düşünmüştüm:) Buyurunuz:
Son fotoğraflar gönlüme göre çıkmasa da bu ekran görüntüsüyle fena bir yazı sonu olmayacak gibi:)
Yapay zeka beni "Detaycı" olarak değerlendirmiş. Bir sanatçıyı sevdiğimde kataloğunu tüm yönüyle öğreniyormuşum. Keşfettiğim her sesi ve bilgiyi adeta içime çekiyormuşum. Hakikaten öyle, orada dinlediğim şarkıcının her albümünü teker teker inceliyorum. Yıllarına bakıyorum, hangi şarkıların olduğuna bakıyorum, unuttuklarımı hatırlıyorum, yenilerini öğreniyorum. Kitap okurken, film izlerken de böyle. Bir ayrıntıya takılıp anında araştırıyorum. Yazarın, yönetmenin, şarkıcının, ressamın, bilim insanının hayat hikâyesine göz atıyorum. Spotify da hakkımı teslim etmiş:) Tabii bu bir yandan korkutucu bir şey aslında. Internet üzerindeki her işlemimiz profilimizin oluşturulmasına yarıyor. Teknolojinin ulaştığı nokta inanılmaz, ulaşacağı yeri hayal etmek ise
bir yandan ürkütücü bir yandan heyecan verici. İlk fotoğrafın dumansı görüntüsünden, digital ortamda dinlediğim şarkılarla belirlenmiş analizin net görüntüsünü almaya... Şaşırmamak elde değil!