Okumayı öğrendiğim günden beri elime kitap almadığım tek bir gün bile yoktur.
İtiraf ediyorum, internet hayatımıza girmeden önce çok daha fazla okurdum ama dediğim gibi, kitaplara her gün muhakkak zaman ayırırım. Tür ayırmam, hafif best seller romanlar hariç ilgimi çeken her kitabı okumak isterim. Fakat okuduğum oranda paylaşım yapmıyorum. Biraz tembelim galiba bu konuda. Halbuki kitap tavsiyeleri iyidir. Ara ara ben de tavsiye üzerine dikkatimi çeken kitapları satın alırım. Sözün özü, bu kadar lafın varacağı nokta şimdi bir kitap tavsiye edecek ve öznesi olan ressamı anacak olmamdır:)
Kitabımız Dedalus'tan çıkan "Caravaggio'nun Sırrı, Sanatın Gücü"... Sanatçımız ise anlaşılacağı üzere Caravaggio... Michelangelo Merisi da Caravaggio (1571-1610)... Kendisi benim en sevdiğim tabloların ressamıdır. Resimlerinde güçlü ışık-gölge karşıtlığının yarattığı dramatik etkiyi severim. Klasik dini bir konuyu anlatıyor olsa da figürlerinin yüzüne, tavırlarına yansıttığı insani özellikleri severim. Serserilerle düşüp kalkmasına, son derece kavgacı bir yapıya sahip olmasına rağmen sanattan vazgeçmemesini severim. Aykırılığını severim kısacası. Dünya gözüyle henüz bir tek tablosunu orijinal haliyle göremediğim için de hayıflanırım. Birkaç Avrupa ülkesinde bulundum ve resim-heykel müzelerini elimden geldiği kadarıyla gezdim, çok şükür ki klasik ya da modern birçok sanatçının orijinal eserlerini izleyerek mest oldum. Ancak bunların içinde bir tane bile Caravaggio eseri yoktu:( Denk gelmedi. En son 2 günlük Roma gezimizde bir Caravaggio sergisini kıl payı kaçırdım ve hala yanarım bu duruma. Roma, sanat zehirlenmesi yaşadığım, 2 güne çok şey sığdırmaya çalıştığımız, başımı döndüren bir şehirdi. Önemli galerilerden birinde Caravaggio sergisi varmış ve ben bunu gözden kaçırmışım. İkinci akşamımızda odamıza dönerken galerinin önünden geçtiğimizde gördüm sergi ilanını. Tabii ki çok sevindim ve ertesi gün ülkemize dönmeden önce muhakkak ziyaret ederiz diye düşündüm. Bir süre sonra ertesi günün pazartesi olduğu aklıma geldi ve kelimenin tam anlamıyla yıkıldım. Bir umut internete girip galerinin ziyaret günlerine baktım. Çoğu müze ve galeride olduğu gibi pazartesi günleri kapalıymış. Caravaggio'nun eserlerini topluca görme fırsatını böylece kaçırmış oldum. Caravaggio denince bir de Malta akla gelir. Belki bir gün yine bir Roma seyahatinde ya da Malta'ya yapılacak bir gezide karşılaşırım usta ressamla. Umudumu yitirmiş değilim.
Caravaggio'nun Sırrı, Sanatın Gücü'nde hem ressamın fırtınalı hayatı anlatılıyor,
hem de belli başlı eserlerinin incelemesi yapılıyor. Yasak olduğu halde devamlı silah taşıması ve kendini bu yüzden mahkemelerde bulması; karıştığı kavgalar; dini konulu resimlerinde önemli karakterler için çevresindeki serserileri ve fahişeleri model alması ve bu yüzden devamlı surette uyarılması; hiçbir atölyeye bağlı olmadan özgürce çalışması; tüm aykırılığına rağmen önemli kişiler tarafından korunması; kavga ve cinayet suçlamaları nedeniyle Milano'dan Roma'ya, Roma'dan Malta'ya kaçması;
bir hastane odasında son bulan hayatı ve niye yaralandığının hala bilinememesi...
Kural tanımaz kişiliğini yansıtan, kimsenin resimlerine benzemeyen resimler; Baküs, Falcı, Hilebazlar, Kertenkelenin Isırdığı Çocuk, Müzisyenler... Tüm bunlar bu kitapta. Sanatçıya aşina olmayanların bile keyifle okuyacağı bir kitap olmuş. Yazar Costantino D'Orazio geçtiğimiz Nisan ayında Türkiye'ye imza gününe de gelmiş. Ne yazık ki zamanında haberim olmadı. Caravaggio'nun Sırrı, Sanatın Gücü -biraz da sanatçıya duyduğum hayranlığın etkisiyle- bir çırpıda okuduğum kitaplardan biri oldu. Tavsiye ediyorum. Bir de bu vesileyle, bu tanıtımı toteme çevirip, en kısa zamanda orijinal bir Caravaggio tablosu görmeyi diliyorum:)
İtiraf ediyorum, internet hayatımıza girmeden önce çok daha fazla okurdum ama dediğim gibi, kitaplara her gün muhakkak zaman ayırırım. Tür ayırmam, hafif best seller romanlar hariç ilgimi çeken her kitabı okumak isterim. Fakat okuduğum oranda paylaşım yapmıyorum. Biraz tembelim galiba bu konuda. Halbuki kitap tavsiyeleri iyidir. Ara ara ben de tavsiye üzerine dikkatimi çeken kitapları satın alırım. Sözün özü, bu kadar lafın varacağı nokta şimdi bir kitap tavsiye edecek ve öznesi olan ressamı anacak olmamdır:)
Kitabımız Dedalus'tan çıkan "Caravaggio'nun Sırrı, Sanatın Gücü"... Sanatçımız ise anlaşılacağı üzere Caravaggio... Michelangelo Merisi da Caravaggio (1571-1610)... Kendisi benim en sevdiğim tabloların ressamıdır. Resimlerinde güçlü ışık-gölge karşıtlığının yarattığı dramatik etkiyi severim. Klasik dini bir konuyu anlatıyor olsa da figürlerinin yüzüne, tavırlarına yansıttığı insani özellikleri severim. Serserilerle düşüp kalkmasına, son derece kavgacı bir yapıya sahip olmasına rağmen sanattan vazgeçmemesini severim. Aykırılığını severim kısacası. Dünya gözüyle henüz bir tek tablosunu orijinal haliyle göremediğim için de hayıflanırım. Birkaç Avrupa ülkesinde bulundum ve resim-heykel müzelerini elimden geldiği kadarıyla gezdim, çok şükür ki klasik ya da modern birçok sanatçının orijinal eserlerini izleyerek mest oldum. Ancak bunların içinde bir tane bile Caravaggio eseri yoktu:( Denk gelmedi. En son 2 günlük Roma gezimizde bir Caravaggio sergisini kıl payı kaçırdım ve hala yanarım bu duruma. Roma, sanat zehirlenmesi yaşadığım, 2 güne çok şey sığdırmaya çalıştığımız, başımı döndüren bir şehirdi. Önemli galerilerden birinde Caravaggio sergisi varmış ve ben bunu gözden kaçırmışım. İkinci akşamımızda odamıza dönerken galerinin önünden geçtiğimizde gördüm sergi ilanını. Tabii ki çok sevindim ve ertesi gün ülkemize dönmeden önce muhakkak ziyaret ederiz diye düşündüm. Bir süre sonra ertesi günün pazartesi olduğu aklıma geldi ve kelimenin tam anlamıyla yıkıldım. Bir umut internete girip galerinin ziyaret günlerine baktım. Çoğu müze ve galeride olduğu gibi pazartesi günleri kapalıymış. Caravaggio'nun eserlerini topluca görme fırsatını böylece kaçırmış oldum. Caravaggio denince bir de Malta akla gelir. Belki bir gün yine bir Roma seyahatinde ya da Malta'ya yapılacak bir gezide karşılaşırım usta ressamla. Umudumu yitirmiş değilim.
Caravaggio'nun Sırrı, Sanatın Gücü'nde hem ressamın fırtınalı hayatı anlatılıyor,
hem de belli başlı eserlerinin incelemesi yapılıyor. Yasak olduğu halde devamlı silah taşıması ve kendini bu yüzden mahkemelerde bulması; karıştığı kavgalar; dini konulu resimlerinde önemli karakterler için çevresindeki serserileri ve fahişeleri model alması ve bu yüzden devamlı surette uyarılması; hiçbir atölyeye bağlı olmadan özgürce çalışması; tüm aykırılığına rağmen önemli kişiler tarafından korunması; kavga ve cinayet suçlamaları nedeniyle Milano'dan Roma'ya, Roma'dan Malta'ya kaçması;
bir hastane odasında son bulan hayatı ve niye yaralandığının hala bilinememesi...
Kural tanımaz kişiliğini yansıtan, kimsenin resimlerine benzemeyen resimler; Baküs, Falcı, Hilebazlar, Kertenkelenin Isırdığı Çocuk, Müzisyenler... Tüm bunlar bu kitapta. Sanatçıya aşina olmayanların bile keyifle okuyacağı bir kitap olmuş. Yazar Costantino D'Orazio geçtiğimiz Nisan ayında Türkiye'ye imza gününe de gelmiş. Ne yazık ki zamanında haberim olmadı. Caravaggio'nun Sırrı, Sanatın Gücü -biraz da sanatçıya duyduğum hayranlığın etkisiyle- bir çırpıda okuduğum kitaplardan biri oldu. Tavsiye ediyorum. Bir de bu vesileyle, bu tanıtımı toteme çevirip, en kısa zamanda orijinal bir Caravaggio tablosu görmeyi diliyorum:)