Quantcast
Channel: Sezer Eser Perker
Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

HAMSTER ALDIK DESEM?

$
0
0
    Hamster aldık! Lütfen "Iyhh! Fareee!" diye tepki vermeden önce beni bir dinleyin:) Zira garibin fotoğrafını Instagram'a koydum ve bazı arkadaşlarımdan bu tip tepkiler aldım. Çoğunluk ise beğenmedi. En az beğenilen fotoğrafım oldu bu:) 
    Önce hamster almaya nasıl ikna olduğumdan bahsedeyim. Orhun, hepimizin çocuğu gibi (Yeni nesil bu konuda gerçekten duyarlı) hayvanları çok seviyor. Yıllardır kedi sahibi olma hayaliyle yaşıyordu ancak biz bir türlü buna yanaşmıyorduk. Hayvanları, bir böceği bile öldüremeyecek kadar çok sevmeme rağmen evde besleme cesaretim yok. Çok seviyorum ama dokunamıyorum. Bu benim elimde olan bir şey değil. Dolayısıyla evde kedi veya köpek beslemek benim için çok zor. Bir de duygusal açıdan bakıyorum işe ki yavrucakların hastalanma ve ölme durumlarında (Kaçınılmaz son) gerçekten fazla etkileneceğimi düşünüyorum. Evinde kedi veya köpek besleyenlere saygı duyuyorum ama bana göre kaldıramayacağım kadar büyük bir sorumluluk. Eşim ise gençlik dönemlerinde en yakın arkadaşının siyam kedisini yakından gözlemlediği için her kedinin onun kadar hırçın olacağını sanıyor. Ben de çok net hatırlıyorum evlerinin her yeri, koltuklar, perdeler, her şey ve sahiplerinin yüzleri, kolları tırmık izleriyle doluydu. Yani eşim de bu işe taraftar değildi. Orhun da en sonunda 
"Bari hamster alalım" dedi ve epeyi bir tutturdu. Malum bu sene üniversite sınavına hazırlanıyor ve geleceğe yönelik kaygılar, umutlar, umutsuzluklar arasında gelgitler yaşıyor. Küçük bir evcil hayvan edinme durumunun stres yönetimine faydası olacağını düşündüm ve hamsterlar hakkında biraz inceleme yaptım. Aklıma yattı. Geçen cuma günü satın aldık ve eve getirdik. 3 çeşit hamster varmış, bizimki Gonzales denen türde. Küçücük bir şey. Kafesini evcil hayvan mağazasından aldığımız değişik bir tür talaşla doldurduk, su kabını astık, yemliğini doldurduk, enerji atması için gerekli olan tekerleğini taktık. O günden beri gelip gidip yemek yemesini, su içişini, koşturmasını, uyumasını, iki ayağı üzerinde dikilmesini izliyoruz. Çok sevimli bir şey. İsmi Grayboy. Okuduğum, incelediğim her şeyi yaptığını görüyorum. Talaşları kazıp kendine bir yuva yaptı mesela. Muhakkak orada uyuyor. Karnını doyurduktan sonra yemeğinin fazlasını yuvasına taşıyor. Bu özellik çöl hayvanı olması dolayısıyla yemek bulmakta zorlanacağı zamanlar için depolama yapmasından kaynaklanıyormuş. Dürtüsel bir hareket yani. Yine doğada yaprakları, dalları emerek su ihtiyacını karşıladığı için suluğu tepeden asılı bir biberon gibi. Oradan emerek su içiyor. Kesinlikle ses çıkarmıyor. Arkadaşım "Viyk, viyk" demişti de onun için söylüyorum, sesi çıkmıyor garibin:) Tuvaletini belirlediği bir yerde talaşların altına yapıyor. Şunu belirtmek isterim ki hamsterlar çok temiz hayvanlarmış. Hem her yere pislememesi nedeniyle temiz, hem de dilinde antiseptik özellik varmış ve insan ağzından bile temizmiş. Kendisini de temizliyor böylece. Aksi takdirde benim eve sokmam çok zordu. Temiz bakılmazsa uzun süre yaşayamıyormuş. (Maksimum ömürleri 3 yıl ne yazık ki) Kafesini en fazla 1 hafta aralıklarla temizlemek gerekiyormuş. Haftasına bırakacağımızı sanmıyorum, 4-5 günde temizleriz biz. Hamsterdan insana bulaşan bir hastalık yokmuş. Hatta tam tersi biz nezleli ve gripken yaklaşmamalıymışız çünkü nezleyi atlatmaları zor olabiliyormuş. Ben de aksi gibi bu günlerde fena nezleyim, Orhun'un odasına az giriyorum bulaşmasın diye. Başımıza iş aldık anlayacağınız:) Sorumluluk işte! Bir de üşütmemesi gerekiyor, ona da dikkat etmek lazım. Şişmanlayıp kalp problemi çekmesin diye tekerlek egzersizi yapması gerekiyormuş ama bizimki pek çıkmıyor tekerleğe, çıksa da döndüremiyor. Onu ne yapacağız bilmiyorum. İlk günler fazla fazla verdik yemleri, şimdi tedbirli gidiyoruz. Orhun yavaş yavaş kendi kokusuna alıştırıyor, eline alıp sevmek istiyor çünkü. Üstten üstten seviyor, eliyle yem veriyor arada. 
    Böyle sevimli, zararsız ve bakımı kolay bir hayvancağız işte. IG'e eklediğim fotoğrafını hayvansever olduğunu gayet iyi bildiğim birçok arkadaşım niye beğenmedi hiç anlayamıyorum. Sadece kedi ve köpek sevmekle hayvansever olunmayacağını düşünüyorum. Tabii gerçekten fare fobisi olanlar da var. Ona lafım yok. Fotoğrafına bile bakamayanlar vardır mutlaka. Özellikle kadınlarda yaygın bu fobi. Ben de yokmuş demek, ilginç. Yokmuş derken, kafesinin üzerinden sevebilirim ben ancak, elime almam söz konusu bile değil. Yalnız fare ve hamster arasında bariz farklılıklar olduğunu da belirtmek isterim. Yemeklerinden temizliklerine kadar ayrı kulvarlardalar. Görüntü benziyor sadece ki onda da farklılıklar var. Freud'a göre kadınlarda fobi yaratan uzun fare kuyruğu hamsterlarda kısa mesela:) Ayrıca hamsterlar kesinlikle daha yumuşak tüylü ve daha sevimliler. 
Meraklı Parem, korkusuz Parem:) Hoşlanmayanlar, fobisi olanlar için minik hamsterımızın net bir fotoğrafını eklemiyorum.
(Yuvasını sağ  köşedeki plastik kısmın altına yaptı.)
    Annem ve teyzem bile "Ay çok tatlı!" dedilerse bu iş bitmiştir:) İkisinin de normalde korkacağını düşünürdüm. Hastalık derecesinde de titiz kadınlardır. Ama dediğim gibi uzaktan uzaktan sevdiler, niye aldınız demediler. Geçtiğimiz hafta sonu bizim evde annemin doğum gününü kutladık. Kalabalıktık. Bizim çocuklar Grayboy'un başından ayrılmadılar. Ailemizin en küçüğü, kuzenimin 2 yaşındaki kızı Parem bile eline almak için ne diller döktü. Bizim ailede mi tuhaflık var bilmiyorum artık:)
    İşte böyle. Aldık bir sorumluluk. Minik hamsterımız evimizin yeni sakini olarak kendi kendine takılıyor. İnşallah normal ömür süresi içinde rahat rahat yaşar bizimle. 
 







 

Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

Trending Articles


huddam daveti


Tekasür Suresi


"Yâ Kuddûs!" Esması Havâs ve Esrârı


Kasemi Mübelliğa


Peri44


Kuvvetli muhabbet ve aşk tılsımı


El-Mütekebbir


Papaz büyüsü


SCCM 2012 Client Installation issue


Zilhicce Ayının Namaz Duası ÖNEMLİ