Quantcast
Channel: Sezer Eser Perker
Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

GEZİ YAZILARINA DAİR...

$
0
0
    Aklımda yeni bir seyahat fikri olsun ya da olmasın ülke ve şehirlerle ilgili kitapları, gezi yazılarını okumaya bayılıyorum. Ufukta yeni bir gezi olasılığı varsa, gideceğim yerle ilgili bilgiler alabileceğim blogları didik didik ediyorum. Elime geçtiyse eğer konuyla ilgili kitapları da okuyorum. Ama dediğim gibi, yakın veya uzak gelecekte gitmeyeceğimiz veya gidemeyeceğimiz yerlerle ilgili keyfi okumalar da yapıyorum bazen. Seviyorum yani gezi yazılarını. Ve yazmayı da seviyorum. Bir seyahatten döndüğümüzde, bu blogda uzun uzun anlatıyorum yaşadıklarımızı. Daha çok hissi davranıyorum. Yani fazla kitabi bilgiye boğmayıp -ama ufak ufak muhakkak bilgi paylaşıp- gördüklerimi, hissettiklerimi anlatmaya çalışıyorum. Karşımda biri varmış da ona anlatıyormuşum gibi yazıyorum. Öylesini seviyorum. Dolayısıyla tüm anlattıklarım benim deneyimlediklerim, benim hissettiklerim oluyor. 
    Bunu niye anlatıyorum şimdi? Çok fazla okuyunca, bazı bloglardaki gezi yazılarında ortak tariflere; kitaplardan veya diğer yazılardan birebir alıntılara denk geliyorsun. 
Yani gezip gördüğü yerleri anlatma amacındaki kimi insanların kaynak belirtmeksizin başka kitaplardan, başka yazılardan alıntılar yaptığını görüyorsun. İşte bunu hiç sevmiyorum. Alıntı derken, öyle kesin kitabi bilgiler değil bahsettiklerim. Başka birinin hissedip yazdığını, gözlemlediğini kendisi deneyimlemiş gibi yazanlardan bahsediyorum. Çok var böyle, çok rastladım. Her birini not almadım tabii deli gibi.
"Ayıp yahu!" deyip geçiyorum. En son okuduğum kitaplardan birinde yer alan sözcükleri bir başka blogda görünce bahsetmek istedim bu konudan.
    Can Yayınları'ndan çıkan "Selanik" kitabını okudum geçenlerde. Şu sıra bir Selanik gezisi planımız yok ama istemiyorum anlamına da gelmiyor tabii. Neyse... Güzel bir kitap bu. Serhat Öztürk yazmış. Her açıdan Selanik'i ve Selanik'te geçirdiği günleri akıcı bir dille anlatıyor. Olimbu Caddesi'ndeki Paçacı Diko'yu anlatırken "Şahane müşteriler ve hayattan kam almış personel" tanımını kullanmış. Kitabı okurken bir yandan da bahsi geçen mekanları Google'da arayıp inceliyorum (Böyle okuyorum işte gezi yazılarını:)). Bir gezi blogunda rastladım Paçacı Diko'ya. Hanımefendi Selanik'i gezmiş ve anlatmış. Arada Paçacı Diko'dan fotoğrafsız şekilde bahsedip "Şahane müşterileri ve hayattan kam almış personeli" olduğunu söylemiş. Şarabından, sulu yemeklerinden bahsedişi de aynı. "Hayattan kam almış personel" lafının aynı yere giden iki ayrı kişinin aklına gelmesi ilginç değil mi? Sonrasını okumadım, başka ayrıntılar da vardır diye düşünüyorum. Belli ki kitap okunmuş ancak kaynak olarak gösterilmemiş. Hepimiz bazı bilgileri bir yerlerden alıyoruz tabii ki. Mesela bir kulenin uzunluğu gibi genel bilgiler için kaynak göstermeyebilirsin ama özel ve zor bulunabilecek bilgiler için tersi bir durum söz konusudur bence. Ve okuduğun, alıntı yaptığın ya da esinlendiğin yazıları, kitapları da belirtmelisin.
    Ben de gezi yazısı yazıyorum ve özellikle bu yazılara nasıl emek harcandığını bilirsiniz. Belki benim kelimelerimi de alan, kendi hissiyatıymış gibi kullanan vardır. 
Hiç etik bir durum değil. Gerçi televizyonlardaki gezi programlarında bile sunucular bloglardan alıntı yaparken neden bahsediyorum ki ben? Ufak bir televizyon kanalındaki gezi programında Lübnan anlatılırken, gezgin hanımefendinin arkadaşım Aslı Bora'nın yazısından aynen alıntı yaptığını fark ettik. Sonrasında internet üzerinden bir yazışmaları oldu, gezgin hanımefendi zamansızlıktan dolayı metni asistanın yazdığını belirtip özür diledi. Neden böyle hazıra konmayı seven, etik değerleri kulak arkası eden bir toplum olduk bilmiyorum? 
    Bir yeri gezip gören kişi, okunma sayısı kaygısından önce kendi hislerini, deneyimlerini anlatmayı ön planda tutmalı ki kendisinden sonra yolculuk gerçekleştirecek olanlar, her okuduğundan biraz biraz alıp fikir edinebilsin. Herkes birbirinin aynısı basmakalıp bilgilerden bahsedecekse ne anlamı var gezi yazısı yazmanın?


  *Bu yazının bir amacı da Selanik kitabını tavsiye etmek olsun. Can Yayınları'ndan çıkan Kırkmerak dizisinden bir kitap bu. Serhat Öztürk'ün anlatımını çok beğendim. Selanik'e gittiğimde muhakkak faydalanacağım. Kendisinin Tiflis ve Halep gezilerini anlatan 2 kitabı daha var bu seride. Onları henüz okumadım. Kırkmerak serisi çok iyi bu arada. Çok ilginç konular var. Mesela seriye ait bendeki kitaplardan biri "Filozofların Karnı". Ünlü filozofların sevdikleri yemekler üzerinden incelemeler yer alıyor kitapta. Öğle uykusunun tarihiyle ilgili olan var mesela. 40 tane ilginç konu. Ben bu seriden birkaç kitabı D&R mağazasından yaz kampanyasıyla 5 liraya almıştım. Kitap fuarında bir de ne göreyim? Aynı kitaplar normal fiyatlarında satılıyor. Bu yılki fuarı anlattığım yazımda belirttiğim gibi indirimlerden hiç memnun kalmadım. Şu sıra internette kitap mağazalarında iyi indirimler var yine. Can Yayınları'nın Kırkmerak dizisine rastlarsınız tavsiye ederim.








 

Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue