Geçtiğimiz hafta sonu bambaşka bir rüya alemindeydim dostlar. (Evet bu ara biraz üst üste geldi:)) Annemin hayalini gerçekleştirmek için Venedik seyahatine çıktık. Kendisi daha önce Kıbrıs hariç hiç yurt dışına çıkmamıştı ve çok istiyordu. Üstelik benimle gezmek istiyordu. Nasıl bir seyahat olduğunu ne siz sorun ne ben söyleyeyim:) Şaka bir yana, Venedik çok çok etkileyici bir şehir. Her şeye rağmen güzel bir yolculuktu. "Her şeye rağmen" derken ne anlatmak istediğimi açayım öncelikle.
Ben annemin hiç de yurt dışı seyahatini sevecek biri olduğu kanaatinde değildim.
Bir kere kendisi aşırı titizdir. "Oralarda bir çok şeyi yadırgarsın" dedim. Nitekim yadırgadı. Ayrıca kendine ne yazık ki sağlık açısından hiç özen göstermeyen ve geçmişten gelen kronik hastalıklara sahip bir insan olduğu için haddinden fazla yorulacağına emindim. Venedik demek bol bol yürüyüş demek çünkü. Nitekim yoruldu. Çok üşür. Nitekim üşüdü. Biz gidene kadar günlük güneşlik olan Venedik'te, biz gittiğimizde hava bozdu. Bu da anneme özgüdür, devamlı "ya yağarsa?" diye düşündüğü için, nereye gitse rüzgarı yağmuru çağırır. Bir sene Temmuz ayında beraberce gittiğimiz Büyükada'da dolu yağmıştı:) Daha havaalanından çıkar çıkmaz ilk sözü "Hani Avrupa temizdi?" oldu:) "Anne ben sana Venedik pek temiz değilmiş demedim mi? Ayrıca her kültürün temizlik anlayışı farklı. Gezmek görmek istiyorsan bazı şeyleri umursamayacaksın" dedim. Allah'tan benim istediğim bir yere gitmedik, Venedik onun tercihiydi:) Gece geç yatıp ertesi gün geç kalktığı için vücut ritmi de ona alışık. Gitmeden uyku düzenini de ayarlamamış, sıfır uykuyla gitti ve ilk gün uykuda gezdi resmen:) İkinci gün de öğlende uyandı. Orhun da bizimleydi, biz anne-oğul erkenden kalkıp gezdik. Hava çok güzeldi. Tabii ki annem uyanıp dışarıya tekrar çıktığımızda hava bozdu:) Kaldığımız otel 16.yy. binasıydı. Orhun ve ben buraya bayılıp hayran hayran etrafımızı incelerken, annem "burası eski ya hani, fare var mıdır?" dedi:) Venedik'te konaklama çok pahalı. Merkeze yakın ve uygun ücretli şahane bir yer bulmuştum. Biz bayıldık. Annem biraz, nasıl desem, 5 yıldızlı otel insanıdır. Kardeşim de her yeri beğenmez mesela. Ben kime çekmişim bilmiyorum:) Herhalde rahmetli babama. İşin ucunda gezip görmek varsa, her yerde lüks ortamlarda kalamayacağımıza göre en uygun yeri arar bulur ve pis olmadıktan sonra rahat etmeye çalışırım. Seyahat ederken olumsuzluklara değil, güzelliklere odaklanırım; ne öğrenirsem kar sayarım. Paylaştığım fotoğraflar elbetteki güzel, elbetteki her şey güllük gülistanlıkmış gibi görünür. Herkes özenle seçilmiş fotoğrafları paylaşır çünkü. Oysaki biz de herkes gibi ailecek gezerken bazen eşimle birbirimizi yeriz:) "Sağdan girdin soldaki sokak demiştim ben sana" diye tartışabiliriz. "Keşke benim dediğim restorana gitseydik" diye çemkirebilirim:) Çünkü o şehri yeni tanıyoruzdur, keşfetme aşamasındayızdır. Deneye yanıla gezilir. Bence en keyiflisidir bu. Her şeyi kafaya takarsan olmaz. Yani ben bizim kızlara göre daha rahat ve meraklı bir insanımdır seyahat konusunda ve bu durumdan çok memnunum.
Bir de bir bomba daha: annem Venedik için "Eskişehir daha güzel" dedi:))) Tamam Eskişehir güzel, bende çok seviyorum ama bunu söylemek ancak onun aklına gelirdi:) Burada Yılmaz Büyükerşen'i de tebrik etmek lazım sanırım. Eskişehir biraz Amsterdam, çokça Venedik örnek alınarak düzenlenmiş bir şehir. Demek başarılı olunmuş. Annem öyle gördü vallahi:)
Her şeye rağmen -stresten, anneme kızmamak için direnmekten dudağım uçuklasa da- güzel bir seyahatti. Venedik zamansız bir şehir, masal gibi bir şehir. Orhun ve ben elimizden geldiği kadar çok şey görmeye çalıştık. Fakat annem "yağmurda sıra bekleyemem" için San Marco Bazilikası'na bile giremedik düşünün. Bir gün eşimle gidip bu sefer göremediğim her yere tek tek girmem, görmem lazım. Sonrasında da söylenir herhalde diyordum ama annem beni şaşırttı, bu akşam "ne çabuk geçti, rüya gibiydi, yine Venedik'i istiyorum" dedi:) Ben de "E yarısında uyuduğun için tekrar istemen normal" dedim:) Zaten 2 gece 3 gün kaldığımız için yorgun ve uykusuz olması hiç iyi olmadı.
Artık nasıl dolmuşsam yazdım da yazdım:) Yine de hakkını yemeyeyim anneciğimin, zor insandır ama başımın tacıdır. Bir sonraki yazı Venedik'in turistik yönüyle alakalı bir seyahat yazısı olacak. Orada bu konulara girmem yani:)
Ben buralarda değilken bunlar oldu. Bugün birkaç gündür okuyamadığım blogları okudum. Saatler sürdü. Herkes bol bol yazmış ne güzel. Kimilerine yorum bıraktım, kimilerine bırakamadım ama okudum. Mecburiyetten ara versem de tekrar bu aleme girdiğimde herkesi teker teker okuyorum. Okumazsam içim rahat etmiyor. Yorum bırakmamış olsam da okuduğumu bilin yani:)
Bir sonraki yazıda muhteşem Venedik fotoğraflarıyla görüşmek üzere...