Quantcast
Channel: Sezer Eser Perker
Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

YOLCULUK ERTESİ... YORGUN, MUTLU...

$
0
0
    1.5 yıl aradan sonra ilk uçak yolculuğumu gerçekleştirdim. Uçuşun yönü Dalaman'a ve ardından Kaş'a doğruydu. Mutluluğum tarifsizdi. Bayram kalabalığına kalmadan gittik geldik. Bir hafta boyunca denizden çıkmadım desem yeridir. Kaş mavisi bana çok ama çok iyi geldi. 
    Tedirginlik yaşadım mı? E yaşadım aslında. Bunun için otel yerine Airbnb'den daire kiralamayı tercih ettik. Bu siteden kiraladığım evlerle ilgili yurt içi, yurt dışı hiç sorun yaşamamıştım, bu kez de öyle oldu. Pırıl pırıl ve kullanışlı bir evde çok rahat ettik. Dışarıda yoğun kalabalıktan uzak durduk. Zaten kalabalık döneceğimize yakın zamanda artmaya başladı. Bayram tatili bu açıdan sıkıntılı olacak gibi. Maske ve mesafe konusuna dikkat eden var, etmeyen var. Hava da öyle sıcak ki maske kullanımı zorlaşıyor ve umursamamaya yol açıyor. Eğer ortam kalabalıksa, açık havada dahi olsak, biz hâlâ kullanıyoruz, onu belirteyim. Artık açık havayı geçtim bari kapalı alanlarda gevşeme olmasa düşüncesindeyim. Örneğin İstanbul Havalimanı'nda her şey normaldi, görevliler devamlı uyarıyorlardı, herkes sessiz sakin ilerliyordu. Dalaman'a uçuş da sıkıntısızdı. Ancak Dalaman Havalimanı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sanırım tatilde nispeten rahat davranmanın etkisi sürüyordu ki maskesini indirip gezen çok kişi vardı ve ortalıkta görevli görünmüyordu. Kaş'ta pek Rus turiste rastlamadım ancak havalimanında civar tatil bölgelerinden dönüşte olanlar vardı ve epeyi rahatlardı. Ben farklı bir ülkede olsam misliyle dikkat ederim, milletteki bu gevşekliği anlamam mümkün değil. Bir de üzgünüm ama -ve dikkatli davrananları ayrı tutarım- yurt dışında yaşayan Türkler'de de gözledim o rahatlığı. Tahminim PCR testi ve aşı gibi gerekli şartları karşılamış olmalarından kaynaklı bir durumdur ancak hiçbir şeyin garanti olmadığı bir salgında semptomsuz hasta olmanın tedirginliğini yani başkalarına bulaştırma potansiyelimizi düşünmemiz lâzım. Özelikle kapalı alanlarda. Hadi biz birkaç saat havalimanında bulunduk. Fakat sabahtan akşama kadar orada çalışanlar var, onların risklerini arttırmaya gerek yok.

    Uçak yolculuğunu o kadar özlemişim ki... Ne inişte ne kalkışta, önceden sık yaşadığım korkuyu yaşamadım. Aksine çocuklar gibi mutlu ve heyecanlıydım. Ortam eskisi gibi değildi muhakkak ama o an onu düşünemedim bile. Şimdi daha korkusuz günlerde keyifli uçuşların hayalini kuruyorum. Mümkünse bir kısmı uzak uzak diyarlara olsun. 
    Ve Kaş... Kaş'a ilk kez gittik. Şu salgın şartlarında bile o kadar sevdik ki...  Daha önce tercih etmediğimiz için defalarca kendi kendimize söylendik. Türkiye kıyılarında ziyaret etmediğimiz ender yerlerden biriydi Kaş. Bunca yıl "Denizi çok soğuk, girilmiyor" diyenlerin kurbanı olmuştuk resmen. Yüzmeyi sevdiğimiz için ve yazın toplamda ancak 2-3 hafta denizle buluşabildiğimizden, hâliyle girilmeyecek derecede olan yerleri tercih etmiyorduk. Pişmanız. Küçükçakıl'daki yer yer soğukluk dışında son derece normal bir suyu var. Ben bu klişeye nasıl aldandım bilmiyorum. Kısacası Kaş'a ziyaretlerimiz devam edecek. Hakikaten Kaş'ta denizin mavisi bir başkaymış. Çok güzelmiş. Anlatırım. Bir sonraki yazıda...

    Her anını değerlendirmek isteyince erkenden kalkıp tüm gün koşturuyorsun ve bu hâliyle tatil yorucu oluyor. 
Bir süredir çıkmaya çıkmaya da hamlamışız. Ancak kafam öyle rahat ki... Kollarımın bacaklarımın sızlamasına aldırmadan gelir gelmez bavulları boşalttım, her şeyi yıkayıp yerleştirdim. 2-3 gün böyle geçti. Şimdi buradan uzakta kaldığım süre boyunca kaçırdığım yazıları okuyacağım. Dikkatlerden kaçmasın, "Bir Ressam, Bir Resim" serisinin 22.yazısını önceden ayarlamıştım ve uzaklarda olsam da yayınladım. Aferin bana! :) Artık okuma, yazma rutinime dönüyorum. 
    Okuma demişken... Tatilde yanıma -öncesinde bitiremediğim için- Orhan Pamuk'un Veba Geceleri'ni almıştım. Nasıl yanlış bir karar! "Tatil kitabı" kavramını sevmem ama salgının çekilmeyen gölgesinde kafa boşaltmak için gittiğin tatilde bu kitap olmaz aslında. Bir de sağ olsun yazar öyle çok tekrara düşmüş ki okumama denizin  minik dalgaları ve cırcır böceklerinin sesi eşlik ederken konsantre olmam oldukça güç oldu. Hiç huyum olmadığı halde bir kere uyuyakaldım. Neyse yarıdan sonra tekrarlar azaldı da tempoyu yine kazanabildim. Bunca söze karşın kitabı sevmediğim zannedilmesin. Sevdim. Düşündüren bir kitap. Fakat benim için en iyi Orhan Pamuk kitabı her daim "Benim Adım Kırmızı".
    Ufak bir merhaba yazısı yazayım derken yine lâfı uzattım. Şimdilik burada kesiyorum. Artık diğer bloglara yolculuğum başlamalı bence.
    
    




Viewing all articles
Browse latest Browse all 567

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue